şu pkk ve kürdistan bağıntılarından kendini kurtarabilse samimi olduğuna inanacağım kürt ve kürtçü belediye başkanı.
arada doğru şeyler söylüyor ama bu ülkede kürt sorununun pkk lılar ve peşmergeler yoluyla çözülemeyeceğini birilerinin ona anlatması lazım. *
başbakan erdoğan'ı muhatap alarak diyarbakır'a karşı açıkça savaş ilan ediyorlarsa ‘hodri meydan' diyorum. biz burdayız. savaştan kaçmayız. başbakan en sevdiği ve en güvendiği adayını burada belediye başkanı olarak göstersin. diyarbakır bir kaledir. bugüne kadar bir çok kişi düşürmek istedi ama düşmeyecektir diyen pkk'lı cenazelerinin vazgeçilmezi
bu herif nasıl oluyor da belediye başkanlığından alınmıyor anlamıyorum. irtica var diye görevden alırlar ama bölücülük sözkonusuyken kıllarını kıpırdatmazlar. olmaz olsun böyle hukuk...
diyarbakır kaledir evet, düşmanlık edene haddini bildirecek bir kaledir. kendini amerikanın şişirmesiyle bir şey oldum sanan bu "öküze benzemek isteyen kurbağa", çatladığı zaman arkasında kimsenin olmadığını görecek.
ama ahh... balık baştan kokar, ne yazık ki başımızdakiler basiretsiz ve üstelik korkaktır.
bir kere "türk'üm" diyemeyen adamdır.
onun için bu böcek cak cak ötüyor.
Belediye Başkanlığı dışında herşeyi tartışılan Diyarbakır Büyük Şehir Belediye başkanıdır kendisi.
Biraz tanıtmak lazım öncelikle.
1971 yılında Diyarbakır'da doğan Osman Baydemir Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. Serbest avukatlık, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu üyeliği, Şube Başkanlığı ve Genel Başkan Yardımcılığı, Diyarbakır Barosu, Toplumsal Hukuk Araştırma Vakfı üyelikleri, Göç ve İnsani Yardımlaşma Vakfı ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı kurucu üyelikleri yapan Osman Baydemir Halen Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanıdır.
Hakkında bir çok dava açılmış olan Osman Baydemir genel olarak Kürt meselesi hakkında ki sert çıkışlarıyla tanınmaktadır. Bunun dışında Diyarbakır'da oldukça sevilen Osman Baydemir Diyarbakır'ın gelişmesi ve güzelleşmesi babında küçümsenmeyecek faaliyetler yürütmüştür. Gelecek seçimdeki akibeti ise oldukça merak edilmektedir.
türkiye'de belediyeciliğe farklı bir bakış açısı getiren başkan. hukuk sistemi içerisinde bukadar uç noktalar gitmesine rağmen hala görevinin başında duruyorsa yada durabiliyorsa kendisini kutlamak istediğim başkan. ayrıca bugüne kadar belediyecelikte kimse ırk temelli kaygılarla oy toplamamıştı, baydemir'e bunu bize öğrettiği için şükranlarımızı sunuyoruz.
osman öcalan grubu ve pkk arasında çıkan kavgadan dolayı diyarbakır belediye başkanlığına terfi etmiş zattır. 2000 lerin başında pkk nın şehirlerde etkinliği zayıflayınca eski diyarbakır belediye başkanı ( adı feridun du ama soyadını hatırlayamadım) örgütten kopan osman öcalan grubuyla muhabbetini artırıyor. örgüte falso yapıp bağımsız adaylık filan düşünüyor. bunun üzerine kandilden gelen emirle osman baydemir (isan hakları derneği başkanı olan bir avukat) aday yapılıyor. feridun isimli eski başkana ayar veriliyor. hadep eski il başkanını pkk öldürüyor. feridun abimiz bakıyor, durum sakat, çekiliyor. ehh, örgüt ve yasal uzantısı fatih ürek i bile koysa diyarbakır da %50 alır bunu herkes bilir. osman baydemir de böyle diyarbakır ın başına geçiyor. hikayesi böyle. eski başkanın başına gelenleri bildiği için de (avrupalılar ne kadar gaz verseler de) örgütün çizgisini fazla zorlamıyor. hoş zaten serbest olsa da farklı bir şey yapmazdı ya neyse.
Diyarbakır'da yapılan bir toplantıda 'Dilimizi kabul ettiler bunu da direne direne aldık. Yakında topraklarımızı da kabul edecekler. Bu halk özgür olmadan iktidar değiliz' diyen yaratık.. Cevap vermeye bile gerek yok..
29 mart 2009 yerel yönetim seçimlerinde de partisi tarafından Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak gösterilmiş kişidir. Kalesi olarak gördüğü kenti AKP'ye kaptırmama çalışması içerisindedir.
aslında baydemir üzerinden 2009 yerel seçimlerini yorumlayanlara bir şeyleri anlatmak istedim. deniliyor ki "güneydoğu'da hizmet siyaseti değil, kimlik siyaseti ağır bastı." bunu birkaç AKP'li bürokrat söyledi, sonra bir kısım akademisyen ve köşe yazarları da eklenince herkes bu klişeyi okumaya başladı. başbakan'ı protesto amaçlı toplanmayan çöplerin varlığı belediyeniin eksikliği gibi gösterildi. aslen ankaralıyım, yani melih gökçek'in başkan olduğu bir kentte uzun yıllar yaşama talihsizliğine uğradım. son 4 yıldır diyarbakır'da görev yapıyorum, yani osman baydemir'in ve dtp'nin elindeki bir şehirde. güneydoğu'da kimlik siyaseti yüzünden akp'nin başarısız olduğunu söyleyenler acaba ak partinin elinde olan siirt ve van'da neler yaptığını hiç merak edip araştırdılar mı? siz zannediyor musunuz ki ak parti antalya'ya, istanbul'a, ankara'ya yaptıklarının onda birini doğu'daki şehirlerde de yaptı.
bu yazıyı bütün siyasi düşüncelerimden sıyrılarak yazıyorum. yafta yapıştırmaya hazır olanlar için ne dtp'nin ne de akp'nin sempatizanı olduğumu belirteyim. sadece bu çekişmenin içinde olan birisi olarak gördüklerimi aktarmak istiyorum. peki dtp'nin nasıl bir belediyecilik anlayışı olduğu hakkında kimsenin bir fikri var mı? diyarbakır'da 4 yıl içerisinde patlamış tek bir su borusu, suyu kesilmiş tek bir semt, asfaltı olmayan tek bir cadde, ara sokakları kilitli taşlarla döşenmemiş tek bir varoş sokağı görmedim. yurdun batı'sındaki çoğu insanın sevmediği osman baydemir, belki metro gibi büyük projelere imza atmadı, ama başkanlığı süresince bir belediyenin yapması gereken o kadar çok şey yaptı ki şehrine (büyük kavşaklar, güneydoğu'nun en büyük parkları, kültür-sanat festivalleri, eğitim yardımları) dtp'ye karşı mesafeli olanların bile sempatisini kazandı. yani işler oralardan görüldüğü gibi yüzeysel bir kimlik meselesi değil, evet, kimlik de çok önemli bir unsur ama buseçimlerdeki oyların %50'si kimlikse %15'i de belediyeden memnuniyeti ifade eder. geçen sene büryan yemek için siirt'e gittik arkadaşlarla, iktidar partisinin elindeki bu kente kent demek için bir alay şahide ihtiyaç duyar insan. van da aynı şekilde. ve buranın insanı gördü ki aslında belediyede ak partiyi tercih ettikleri takdirde öyle pek de bir şeyler değişmeyecek. eğer bu parti ülkede iktidarken bölge insanının aşırı yoksulluğuna, krizden önce de var olan korkunç işsizliğine bir çare bulamadıysa buranın insanı da belediyeleri onlara emanet ettiği takdirde pek fazla bir şeyin değişeceğini düşünecek kadar aptal değil.
diyarbakır'da çalışmış ya da üniversite okumuş olan arkadaşlarımın iyi çalıştığı konusunda hemfikir olduğu insan. izmir'de chp'ye oy veren bu arkadaşlarımın, "diyarbakır'da oy kullansaydık heralde osman baydemir'e verirdik" demelerinin arkasında yatan gerçek, aldığı %65 lik oy olsa gerek.
Hizmet değil, bildiğiniz kimlik siyaseti ile başkan seçilmiştir.
ankara'da çıkan arsenikli su mevzusundan sonra Melih Gökçek'e yüklenilmişti. Fakat daha sonra belli oldu ki İzmir'in suyu Ankara'da olduğundan çok daha fazla arsenik içeriyordu. Buna rağmen, İzmirliler çok yüksek bir oranla CHP'ye oy verdiler. Hizmet siyaseti mi sizce bu? Hiç sanmıyorum.
Aynı Osman Baydemir'in seçilmesi de buna benziyor. PKK'nın televizyonu Roj TV'de kendisi AMED başkanı olarak tanıtılıyor ve bir lider gibi kabul görüyor.
Şimdi AKP'ye bir darbede güneydoğudan indi demek yerine, güneydoğu'nun bu tavrı tartışılmalıdır. Hadi Osman Baydemir çok iyi bir başkandı, seçildi, peki diğer bütün şehirlerin bu kadar yüksek oranlarda DTP'yi desteklemesi nasıl açıklanabilir. Hadi AKP'yi sevmiyorlar, neden DTP'den başka bir partinin esamesi okunmuyor oralarda?
Bakın Ağrı'da, Muş'ta Ak Parti'Nin seçilmesi üzerine nasıl her yeri savaş alanına çevirdiler. Diğer birçok ilde de, DTP'yi desteklemeyecekleri bilinen kişilerin sandıktan uzak tutuldukları söyleniyor. Bunların oylarının ise DTP adına mühürlenerek atıldığı iddiaları var. Kudbettin Arzu'nun seçim öncesi taşlı sopalı saldırıya uğradığını gördük. Bu adamlar canını sokakta mı buldu yahu? Neden böyle canını dişine takıyor?
Bunları doğru bir şekilde masaya yatırıp tartışmak gereklidir.
Sonra TÜrkiye'Nin batısı istediği kadar İzmir'i AKP'ye vermediğiyle övünsün, bu düşüncenin yanlışlığı kendinden menkul zaten.
kendini diyarbakır'ın belediye baskanı sanan, ama neye hizmet ettigi belli olmayan zat. Tamam demokrasidir ve halk secmistir ama Allah aşkına bu zat ne yapmıştır Diyarbakır'a. Kavga ve Gürültüden başka ne getirmiştir Diyarbakır'a. Diyarbakır ki guneydogu'nun en onemli sehri, deger verilse, hizmet edilse belki orta doğunun en onemli şehri olacak, fakat gel gör ki bu zatın elinde degil hizmet, hizmetin H'si bile girememiştir Diyarbakır'a. Bizim yüreğimiz sızlamasında kimlerin sızlasın. Bundan daha da acısı, sırf AKP karşıtı diye bu insanın secilmesine sevinen medyadaki kendini bilmez menfaat avcılarıdır. Secim gecesi DTP'nin yüzde 60'ın üzerinde oy almasına sevinen medya maymunları tarih önünde çocuklarına nasıl hesap verecektir, onu da bırakıyorum tarih yazsın artık.
evrim geçirip adı bir milyon kez kadar değişen dtp, şimdi hatırlamadığım o eski isimlerinden biriyle ilk kez diyarbakır belediye başkanı seçildiği zaman, "ne suyu, ne elektriği lan" diye her haltı devletten beleşe almayı alışkanlık haline getiren diyarbakır'ın "malum" (burada malum'u niye tırmak içine aldım, anlayın artık) sakinleri, elektrik saatlerinin her kontrol ve okuma sonrası çıkardıkları telleri yerine takmış, su saatlerinin dönmesini engelleyen mıktanısları da sökmüşlerdi, "başkan kazansın, iyi belediyecilik örneği olsun" diyerek. diyarbakır'da kaç tane diyarbakır plakalı araç var acep? o 34 ve 06 plakalar orada ne arıyor acep? beyoğlu'nun izbelerinde satılan uyuşturucunun, benzini mazotu bitmeyen kaçak depolu benzinliklerin akıttığı parayla babam da belediye semirtir!
'hükümete ve devlet aklına bir mesajımız var. bizi şahin ve güvercin diye ayırmayın. bunu söyleyenlere has...tir diyoruz' cümlesinin sahibi kifayetsiz adam örneği. ama kifayetsizlik o'na özel değil tabii, bunu böyle konuşturan, hakkında yazılan en ufak yazıya bile kürsüden cevap yetiştirirken aslan kesilen, ama nedense iş bunlara gelinde süt dökmüş kediye dönen kasımpaşa delikanlısı politikacılarımız da bu konuda o'nunla rahatça aşık atabilirler. osman baydemir ve tayfası yakında ana avrat gitmeye başlayınca da pişmiş kelle gibi sırtmaya devam edebilecekler mi acaba? (bkz: geniş olmak) (bkz: fazla geniş olmak) (bkz: folloş olmak)
Türkiye'nin terör örgütü ve iş birlikçileriyle pazarlığa oturduğu şu günlerde pkk yönetimiyle arası açılmış gözükmektedir. Nedendir, olayın iç yüzü nedir, bilemediğim ve dolayısıyla anlayamadığım olaylardan biridir. Acaba gerçekten mi arası açıktır, yoksa başka bir şey mi, bu da bilinmiyor.
bu işte bir tuhaflık sezinliyorum. sanki birileri kartondan kahraman yaratmak istiyorlar. pkk bu işleri gazete televizyon önünde yapmaz, apo istemeden belediyede kimseye çay ısmarlayamaz bunlar. aksini iddia edeni de ajan diye öldürürler yada öldürüp suçu devlete atarlar. geçtiğimiz yıllarda pkk içinde şahinler güvercinler varmış gibi bir tablo sunulmaya çalışıldı. kuşkusuz bu atlantik ötesinden gelen bir propogandaydı. sonra bu makyaj döküldü. sadece bazı neoliberaller buna inanıyor artık. enson taksim bombalaması da bunu gösterdi. bombayı önce derin devlete yıkmak istediler. sonra pkk nın bir unsuru ola tak adı ortaya çıkınca şahinler yaptı dediler. ama bir kaç gün öncesinde bunun talimatının bizzat kandilden verildiği ortaya çıktı.
bdp içinde de benzer bir tablo varmış gibi pazarlanıyor. mesela ahmet türk ve aysel tuğluk güvercinmiş filan diye. örgütün içinde güvercini kargası filan olmaz, örgüte yani apoya bayrak açabilen varsa ölümü göze alıp ortaya çıkar, ya da kuzu kuzu örgütün dediği yolda gider. kürtçülük pkk nın tekelinde değil, isteyen başka kürtçü gruplara gider, pek çok da giden de olmuştur bu güne kadar.
eğer osman baydemir yada ahmet türk kürtçülüğünü pkk içinde yapamıyorsa gider diğer kürtçü yapılara yanaşabilir. eğer durum böyle olmamışsa bu işte bir bit yeniği vardır derim.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
